üniversite kursu ankara






darda kalmak deyimi


(1) para sıkıntısı içinde bulunmak, paraca eli darlaşmak, paraca sıkıntıya düşmek. (2) herhangi bir yönden zor duruma düşmek, örnek: Darda kaldığımda dostlarım vardır, kurtarırlar beni.









Son Sorgulanan Deyimler

Deyim

Anlamı

(1) para sıkıntısı içinde bulunmak, paraca eli darlaşmak, paraca sıkıntıya düşmek. (2) herhangi bir yönden zor duruma düşmek, örnek: Darda kaldığımda dostlarım vardır, kurtarırlar beni.

daha önce davranmak gerekirdi, artık yapılacak iş kalmadı, işin tavı geçti anlamında kullanılır.

çabuk tükenir olmak, beklenen işi görmeye yetmemek, örnek: Buğdayın beti bereketi kalmadı, yıl ortasında bitiverdi.

düzensiz, gürültülü toplantı.

çok duygulandırıcı bir olay, durum nedeniyle gözlerinden yaş gelmek, çok duygulanmak.

"Araları bozulmak, bozuşmak" anlamında tehdit olarak kullanılır.

Hareketlerini düzeltmezsen külâhları değişiriz, ona göre!

Bektaşinin birisi züğürt kalmış. Hem yaz ayı hem hava çok sıcak. Orada burada gezmekten yorgun düşmüş, aç bi aç dolaşmaktan halsiz kalmış. Tam cami yanından geçerken öğle ezanı okunmaya başlamış. Cami avlusuna girip şadırvandan suyunu içmiş. Abdest alanları görünce de "Bari ben de abdest alayım. sonra da cemaatle birlikte namaz kılar, çıkışta da mendil açarım" diye düşünmüş.

O sırada bir Rum bakkal, şadırvanda terazisinin kefelerini yıkamaktaymış. O da bunaldığı için, külahını çıkarıp yanına koymuş. Bektaşî, abdest aldıktan sonra kendi külahı yerine Rum bakkalın külahını alıp başına geçirmiş. Namaz sırasında bütün cemaat, başında Rum külahıyla namaza gelen bizim Bektaşiye bakıp durmuş.

Namazdan sonra Bektaşî herkesten önce camiden çıkıp kapı önüne mendil açmış. Cemaattekiler "Bakın şu Ruma, Müslüman olmuş, hem de güzel güzel namazını kıldı." diyip keselerinde ne var ne yok Bektaşînin mendiline dökmüşler. Bu durum Bektaşînin çok hoşuna gitse de pek bi anlam verememiş. Tam mendiline sığmayan paraları külahına doldurmak için başındaki külahı çıkarınca bir de ne görsün, Külah onun külah değil. Kendi kendine "Durum şimdi anlaşıldı. Cemaat beni Rumdan dönme Müslüman zannetti. Mangırlar bu yüzden geldi, Demek ki bazen külahları değişmek gerekiyormuş" demiş.

argo burnunu karıştırmak.

(1) susmak. (2) korku, coşku, sevinç gibi bir nedenle konuşamaz olmak, dili tutulmak.

 Birinin ne kadar yediğine bakmak, çok yiyeceğinden korkmak.

(1) her istediğini yaptırır, dik başlı. örnek: Dediği dedik bir çocuk oldu. (2) söylediği, verdiği sözden geri dönmez, sözünde durur. örnek: Benim dediğim dediktir, bunu zamanla anlarsın.

bir baştan bir başa değin, bir uçtan öteki uca. örnek: Odayı bir boydan bir boya dolaşıp duruyordu.

mecaz ha. (1) (bir şeyi) aşırı ölçüde, çok istemek, bir şeye karşı çok istek duymak. (2) (hıncını, öcünü alamayan kimse) kendini yemek, çok öfkelenmek.

Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2024

Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.
anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.